ANTERIOR TRANSPOSITION VERSUS IN SITU NEUROLYSIS IN CUBITAL TUNNEL SYNDROME: A COMPARISON BASED ON FUNCTIONAL AND ELECTRO-DIAGNOSTIC EVALUATION
Özet
Amaç: Bu çalışmanın amacı, kubital tünel sendromu (KTS) tanısı alan hastalarda uygulanan in situ nöroliz ve anterior transpozisyon cerrahilerinin klinik ve elektrodiyagnostik sonuçlarını karşılaştırmaktır.
Giriş
Kubital tünel sendromu, ulnar sinirin dirsek seviyesinde kompresyonuna bağlı olarak gelişen ve elin özellikle dördüncü ve beşinci parmaklarında uyuşma, kuvvet kaybı ve ağrı ile seyreden sık görülen tuzak nöropatilerden biridir. Cerrahi tedavide; sinirin olduğu yerde serbestleştirilmesi (in situ nöroliz) veya sinirin anteriora taşınması (anterior transpozisyon) gibi farklı yaklaşımlar mevcuttur. Ancak hangi yöntemin daha üstün olduğu konusunda literatürde net bir görüş birliği yoktur. Bu nedenle çalışmamızda, iki farklı cerrahi prosedürün klinik ve elektrodiyagnostik açıdan karşılaştırılması amaçlanmıştır.
Yöntem
- Hasta Seçimi: Kubital tünel sendromu tanısıyla cerrahi tedavi planlanan ve konservatif yaklaşımlardan fayda görmemiş hastalar prospektif olarak çalışmaya dahil edildi.
- Değerlendirmeler: Preoperatif dönemde ve postoperatif takiplerde hastaların klinik (semptom süresi, ağrı şiddeti, kas gücü, duyusal fonksiyon vb.) ve elektrodiyagnostik (sinir iletim hızı, amplitüd, distal latans vb.) verileri kaydedildi.
- Gruplar: Hastalar, cerrahi olarak in situ nöroliz uygulananlar ve anterior transpozisyon uygulananlar şeklinde iki gruba ayrıldı.
- İstatistiksel Analiz: Gruplar arasındaki farklılıklar, ilgili klinik ve elektrodiyagnostik parametreler açısından karşılaştırıldı. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak kabul edildi.
Bulgular
Ön veriler, in situ nöroliz ve anterior transpozisyon cerrahisi sonrasında her iki grupta da semptomlarda ve elektrodiyagnostik ölçümlerde düzelme olduğunu göstermiştir. Ancak belirli parametrelerde (örneğin, dirsek çevresi duyusal iyileşme hızı, motor yanıt süresi vb.) gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar olabileceği gözlenmiştir. Literatürde genellikle her iki tekniğin de benzer başarı oranlarına sahip olduğu bildirilmekle birlikte, hasta seçimi, sinirin anatomik varyasyonları ve cerrahi öncesi semptom süresi gibi faktörlerin sonuçları etkilediği düşünülmektedir.
Sonuç
Kubital tünel sendromunda gerek in situ nöroliz gerekse anterior transpozisyon cerrahisi, klinik iyileşme ve elektrodiyagnostik parametrelerde düzelme sağlamaktadır. Hangi prosedürün seçileceği; hastanın anatomik özellikleri, sinirin kompresyon derecesi ve cerrahın deneyimi gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Bu çalışma, iki yaklaşımın da etkinliğini destekler nitelikte olup, daha geniş örneklemli ve uzun dönem takipli çalışmalarla sonuçların doğrulanması önerilmektedir.